Doğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan
Elazığ Harput kalesi ile ün salmıştır. Diğer bir adı da Süt Kalesi olan Harput
Kalesi, Urartular tarafından dikdörtgen bir plan üzerine kurularak yapılan
mimari yapıdır. İç ve dış kale olarak ikiye ayrılan Harput Kalesi’nin harç
yapımında inanışa göre su yerine süt kullanılmıştır.
Harput
kalesinin bulunduğu Harput antik kentinin tarihi miladdan önce 20. yüz yıla
kadar dayanmaktadır. Bir açık hava müzesini andıran bölge müze, kale, camii,
kilise ve mağaralarıyla günümüzde bir turizm mekânı haline gelmiştir.
Kale
Harput'un güneydoğusunda ovaya hâkim yalçın kayalar üzerinde bulunmaktadır.
Coğrafi durumu bakımından tarih boyunca önemli bir kale olarak bilinen Harput
Kalesi'nin ön yüzü yaklaşık 75 metre ila 80 metre, güneyi 150 metre ila 200
metre, yanları ise 400 metre ila 450 metre arasında olup, yüksekliği yer yer
değişmektedir. Kalenin asıl yapısı miladdan önce takriben 900 yıla aittir.
Urartular devrinde yapıldığı bilinmektedir. Bu kale çeşitli tarihlerde
onarımlar görmüş ve önemli ölçüde günümüze kadar gelebilmiştir.
Harput
Kalesi’ne süt kalesi denmesinin ilginç bir çok hikâyesi vardır. Bunlardan ilki;
Kalenin temelleri atılır. Kale duvarları yükselmeye başlar. Ancak o yıl
başlayan su kıtlığına bir çare bulunmaz. Aynı yıl bu su kıtlığının aksine
hayvanların sütleri oldukça boldur. Zamanın hükümdarı emir verir. Harç için süt
kullanılacaktır. Hayvanlar sağılır. Harç süt ile karılır, kale tamamlanır.
Diğer bir
söylentiye göre ise kalenin pek çok dehlizi vardır. Bu dehlizlerden birinde
güzel bir kız yaşarmış. Ancak büyülü olduğundan sürekli kendisi için yaptırılan
bir altın köşkte uyumaktaymış. Yalnız her yıl bir kez uyanır. ''Süt kalesi
yıkıldı mı? Katırlar kuzuladı mı? Dere hamamının yerinde yeller esiyor mu?”
diye sorar, sonra yeniden uykuya dalarmış. Eğer bu sayılanlar gerçekleşirse
Harput yıkılacak, kıyamet kopacakmış. Bazı kişilerin bu kızın sesini duyduğunu
da kulaktan kulağa söylenir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder