3 Mayıs 2012 Perşembe

EDİRNE-SELİMİYE CAMİİ




            Gerek Osmanlı mimarisinin gerekse Mimar Sinan’ın eserlerinin en önemli başyapıtlarından biridir. Mimar Sinan’ın 1568 yılında 2. Selim Han’ın emirleriyle yapımına başlayıp 1574 yılında bitirdiği Selimiye Camii Edirne’nin de en ünlü mekânlarından biri olmuştur.

            Selimiye Camii’nin 27 Kasım 1574 yılında ibadete açılması planlanmışsa da 2. Selim’in ölümünden sonra 14 Mart 1575 yılında ibadete açılmıştır. Selimiye Camii’nin yapıldığı şehrin neden olarak Edirne seçildiği bilinmezken, bazı kesimlerce o zaman İstanbul’un yeni bir camiye ihtiyaç duymadığı ve Osmanlı’nın Rumeli’deki kalesi olan Edirne’nin 2. Selim Han tarafından çocukluğundan beri çok sevildiği belirtilmektedir.

            Bir tepe üzerinde bulunan Selimiye'de daha önceki hiçbir camide, ya da antik çağ mabedinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii 43.25 metre yüksekliğinde, 31.25 metre çapında, tek bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe 8 sütuna dayanan bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Kasnak, fil ayaklarına 6 metre genişliğinde kemerlerle bağlıdır. Sinan, bu şekilde örttüğü iç mekâna verdiği genişlik ve ferahlıkla birlikte mekânın bir kerede kolayca anlaşılmasını sağlar. Kubbe aynı zamanda camiinin dış görünüşünün ana hatlarını da belirler. Caminin dört köşesinde bulunan her biri üç şerefeli 380 santimetre çapındaki minareler 70,89 metre yüksekliğindedir. Minarelerin âlem dâhil yükseklikleri bazı kaynaklara göre 84, bazılarına göreyse 85 metredir. Cümle kapısının iki yakınındaki minarelerin şerefelerine üç ayrı merdivenden çıkılır. Diğer iki minare tek merdivenlidir. Öndeki iki minarenin taş oymaları çukur, ortadaki minarelerin oymaları ise kabarıktır. Minarelerin kubbeye yakın olması, camiyi göğe doğru uzanıyormuş gibi gösterir. Bu caminin en büyük özelliği Edirne'nin her tarafından görülmesidir

            Camii’nin kuzey, güney ve avluya açılan olmak üzere 3 kapısı vardır. İç avluda bulunan revlak ve kubbeler, avlunun ortasında bulunan mermerden şadırvan ile beraber süsleme görevi görmektedir. Dış avluda ise sıbyan mektebi, darül hadis, darül kura, medrese ve imaret bulunmaktadır. Günümüzde bu medrese müze haline getirilmiştir. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder