3 Mayıs 2012 Perşembe

KAYSERİ denince tabikii PASTIRMA



Kayseri denilince hepimizin ilk aklına gelen pastırma olsa gerek. Bazı insanın damak tadına uymayan ama çoğu insanın da afiyetle yediği bu yiyecek, çiğ etin çeşitli baharatlar ve tuzla kurutulması ile yapılan bir yiyecektir.
Günümüzde Kayseri pastırma üretim kenti olarak bilinir ve pastırma eski bir Türk yiyeceğidir. Pastırmayı ilk yapanların Orta Asya'da Hunlar olduğu bilgisi çoğumuz tarafından bilinmektedir. Nitekim, Weber–Baldamus dünya tarihi kitabında, Antalyalı Amianus'un 273-275 yıllarında yazmış olduğu eserinde, Hunlarının bu husustaki adetlerinden “Hunlar yemek tanımazlar, yaban etleri ile atın sırtında, baldırları arasında ezdikleri yan pişmiş eti yerler.” şeklinde bahsedilmiştir. Halbuki Macar müzelerinde bulunan Hunlara ait iki cepli at eyerleri, kurumuş etlerin bu çantalara sokulduğunu ve atın baldırına, vücuduna değmediğinin bir kanıtı olarak gösterilebilir.
Kayseri'de pastırmacılık bir şekilde Orta Asya'dan gelen Türklerle başlamış ve zamanla gelişmiştir. Ünlü Gezgin Evliya Çelebi 17. yüzyılda Kayseri’den “Makulat ve imalata has beyaz ekmeği, lavaşa yufkası, katmerli böreği, lahm-ı kadit namı ile şöhret bulan kimyonlu sığır pastırması ve nilskli et sucuğu bir tarafta yoktur” diye söz etmektedir.  Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi‘ndeki bu bilgilerden de anlaşılacağı gibi, Kayseri'de 17. yüzyılda pastırma imalatı vardır ve pastırma, Türkler vasıtasıyla Rumeli'ye, Balkanlar'a ve çevresine götürülmüştür. Bu tarihsel yolculuk boyunca Oğuzlarla birlikte göç eden pastırma, Anadolu'nun ortasındaki Kayseri'yi kendine yurt edinmiş ve daha sonra da ünü dört bir yana yayılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder